Hemen hemen 7’den 70’e insanoğlunun- mütemadiyen- sabrının sınandığı ve tahammül göstermek zorunda kaldığı belirli noktalar vardır. Öfkenizi kontrol altına alarak ve kendinizi sakin tutmaya çalışırsınız. Fakat beklemek fiili, neredeyse %99,4 lük kesimin üstesinden gelmeye çalıştığı ve hemen her gün gerçekleştirmek zorunda olduğumuz eylemlerden biridir. Gelelim, başlıca tahammül edemediğimiz ve tüm terapilerin son bulduğu yaşam noktalarına; tahammülsüzlük, tahammülsüzlük sendromu
1) Trafikte kırmızı ışık beklemek
Bencil varlıklar olduğumuz için yeryüzünün bizim için yaratıldığını ve tüm işleyişin bize programlanmasını içgüdüsel olarak arzuladığımızdan ötürü bizden başka birinin geçiş üstünlüğünün olmasına pek de tahammül edemeyiz. Bu yüzden yeşil ışık olmadığı zaman ya kornamız, ya da ayaklarımız beklemek istemez ve devamlılığı sağlarız. Sabırsızlık
2) Park yeri beklemek
Nüfus yoğunluğunun fazla olduğu yerlerde, yani belirli caddeler ve alışveriş merkezlerinde, park yeri bulmak gerçekten çileli bir bekleyiştir. Kimi insanların bu tarz durumlar için totem yaptıklarına bile şahit oldum. Kulaklarımın şahit olduğu bazı küfürlü serzenişleri ya da final noktasında polisin geldiği sabırsızlıkları yaşamamak temennisinde bulunuyorum 🙂 İlginç bilgiler
3) Telefonun diğer ucunda müşteri temsilcisine bağlanmayı beklemek
Aman Allah’ım! İnanın kendim için bile peygamber sabrı dilediğim zayıflıklarımdan biridir. Nedendir biliyorum 🙂 O saçma sapan şarkıları dinlemek zorunda olmak ve sanki robotmuşuz gibi bizi makineleştirme çabaları beni hep oldum olası deli eder. Neyse, özne insanoğlu olarak devam etmeli. 😉 Telefonun ucundaki bizi bekleten tanıdığımız biri ise, tabi bir yere kadar, fakat tanımıyorsak beklemeye tahammülümüz asla olmaz. İlginç bilgiler sorbiona
4) Tuvalette sıra beklemek
Eyvahlar olsun! Çişiniz mi geldi ve kalabalık bir yerde misiniz? Allah kolaylık versin 🙂 Ulaşım noktasında ve mola beklenen durumlarda tabii daha da çığırından çıkabilirsiniz. Yani beterin beteri var. Genellikle kalabalık içerisindeyseniz fazla sıvı tüketmemelisiniz. Günde 3 lt su şart tabii!
5) Maaş gününü beklemek
Ay sonu yada ayın ortası önemli değil; Tüketici bir toplum olduğumuzdan ve ödememiz gereken tonla taksit olduğundan maaş günü umutla ve kaygıyla beklenir. Gün gelip de o maaş çekilince, henüz daha üzerinden çok geçmeden bir sonraki maaş beklenilmeye başlanır.
6) İkili ilişkilerde gönderilen mesajın cevabını beklemek
Bu kadar google’cı bir jenerasyon iken ve sorularımızın cevaplarını anında internet üzerinden elde etmeye alışmış iken, karşımızdaki insanları da ister istemez arama motoru gibi düşünüp, hızlı cevaplar beklemek normlarımız haline geldi. Bir de üstüne, gönderildi, görüldü ya da yazıyor gibi rapor verici durumlar varken, beyin gücüyle iletişim kurmanın hayalini kurduğumuz bir gerçek! 🙂
7) Reklam kuşağının bitmesini beklemek
16 dk sürdüğüne bile şahit olmuş durumdayız. Bunun için internet ya da kayıtlar üzerinden izlemeyi tercih eden insanlar olduk. Reklam arasında dizi izlemek diye bir tabir var Türkiye’de. 😀 😀 😀 Haksız mıyım!? 🙂
8) İş görüşmelerinde sonucu beklemek
Tatlı bekleyiş sonunda mutlu ya da acı son. İşsizlik oranının yüzdesini bile dile getirmek istemediğim canım ülkemde hemen herkesin fiilen yaşamak zorunda kaldığı süreç.
9) Banyoda sıcak suyun gelmesini beklemek
Özellikle kış aylarında dişlerinizin birbirine vurduğuna bile şahit olabilirsiniz. Keşke hep o anda gelse…
10) Telefonun şarj dolumunu beklemek
Kablolar kısa, şarja takılı olduğunda ise kullanmanın zararlı olduğu söyleniyor, ama yapamıyoruz onsuz 🙂
11) Sınav notlarını beklemek
Ahhh Öğrencilik… Hayatımızın çoğunda zevkle anı biriktirdiğimiz binalar ve insanlar..Öğrenmeye her daim açız, hayata ve evrene her daim öğrenciyiz fakat, sınav notları anında açıklanmalı; hele ki ÖSS, KPSS, TEOG zıttırık ve pıttırıklar… Tembel öğrencilere de süre ne kadar uzasa kardır tabii 😉
NOT: Eleştirilmek GÜZELDİR, DÜRÜSTLÜKTÜR, SAMİMİYETTİR! Tahammül edemediğimiz tek şey, kötülük olsun şu hayatta! Çünkü Tolstoy’un da dediği gibi; “Kötüler, kendilerine tahammül edildikçe, daha çok azarlar.”