Sinestezi Hastalığı Nedir? Belirtileri Nelerdir?
Gazete okurken okumuş olduğumuz her kelime, gözlerimizin önünde bambaşka renklerde parlar. Beethoven ‘in konçertolarından birini dinlemek,bazılarımız için havai fişek gösterisine dönüşebilir.
Bazılarımız kapı çalındığında çevrelerinde farklı büyüklüklerde üçgenler görüp, bazılarımız da gökkuşağına baktıklarında çeşit çeşit sesler duyabiliyorlar.
Dünyanın saygın heykeltraş, müzisyen, ressam ve şairleri arasında bu hastalıkla yaşamış pek çok örnek bulunmaktadır. Bunlardan biri ünlü Fransız şair Arthur Rimbaud ‘un hastalığını ilk olarak çoçukluğunda, kitaplardaki harflere bakarken renkler gördüğünü fark ettiğinde anladığı söylenmektedir.
Yine ünlü roman yazarı Vladimir Nabokov, klasik müzik bestekarı Scriabin ve ressam Kandinsky ‘nin de benzer sinestezi ilintili deneyimler yaşadığı bilinmektedir.
Sinestezi hastalarında her hangi bir duyunun uyarımı otomatik olarak başka bir duyu algısını tetikler.
Daha açık bir deyişle bu hastalar renkleri duyup, şekilleri tadıp, sesleri koklayabilirler. İki çeşit sinestezi bilinmektedir. Sonradan oluşan sinestezi ve nedeni çözülemeyen sinestezi.
Sonradan oluşan sinestezi başka bir hastalığın varlığında ortaya çıkar. Örneğin epilepsi hastalarında koklama, görme, işitme, dokunma, duyma duyuları arasında geçişler gözlenebilir. Nedeni çözülemeyen sinestezi her 25.000 kişiden birinde görülen ender bir durumdur. Kafadan alınan darbeler, bir takım kimyasalların kullanımı ya da beyindeki orta temporal lobun hasarı, geçici sinestezik durumlara neden olabilir.
Sinesteziye yatkın bir insan tipi yoktur. Ancak istatistiksel verilere göre kadınlarda daha sık görülmektedir. Sinestezi hastalarının görsel ve matematiksel zekalarının düşük olması hastalığın beynin sol yarım küresi ile bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Sinir bilimi ve psikolojideki gelişmelere rağmen sinestezi nörolojik bir hastalık olarak gizemini şimdilik korumaktadır.