Korkunç

Thutmosis’in İstanbul’daki Dikilitaşının Gizemi

iii-thutmosis-in-dikilitasi

Mısır Firavunu III.Thutmosis’in İstanbul’daki Dikilitaşı’nın Gizemi

Günümüzde, İstanbul’daki Sultanahmet Meydanı’nda bulunan ve dikilitaş olarak bilinen bu tarihi yapıt, Mısır firavunu Thutmosis’in Dikilitaşı ‘dır ve 3500 yıllık bir geçmişe sahiptir. Esrarengiz anlamlar yüklenen dikilitaş, üzerinde yazılar bulunan ve yazıların Mısır hiyeroglif yazıları olduğu bilinen, 30 metre uzunluğunda orjinalliğe sahip olan, ancak günümüze 18,5 metre olarak gelen bir tarihi eserdir.

iii-thutmosis-in-dikilitasi

Sultanahmet Meydanındaki Dikilitaş

Zaman içerisinde ve taşıma esnasında deformasyona uğrayan dikilitaşın, şimdiki halinin ağırlığı 200 ton civarındadır. Dikilitaş, Mısır firavunu olan III. Thutmosis tarafından, M.Ö. 1550 ’li yıllarda yaptırılmıştır. Yaptırılan taş ilk olarak Karnak tapınağına dikilmiştir. Daha sonra Roma İmparatoru II. Constantius, M.S. 357 ’li yıllarda taşı, Nil ırmağını kullanarak İskenderiye şehrine getirmiştir. M.S. 390 yılında ise, I. Theodosius dikilitaşı gemiler ile İstanbul’a getirtmiş ve hipodromdaki şimdiki yerine monte ettirmiştir.

tarihi hipodrom istanbul

constantinople-hipodrom-istanbul

Taş hakkında çeşitli hikayeler bulunmakta olup, genel kanı taşın bir gücün simgesi olduğudur. Dikilitaş ile ilgili korkutucu ve hayret uyandırıcı söylemler olmakla birlikte, taşınma esnasından itibaren ilginç olaylar gündeme gelmeye başlamıştır. İmparator 1. Constantin, oldukça beğenmiş olduğu taşı taşıma maksadı ile çalışmalara başlamış, ancak bu işlemler sırasında oldukça ciddi bir hastalık geçirmiştir. İmparator bunun bir işaret olduğunu düşünmüş ve çalışmaları derhal bırakmıştır. Ancak vasiyetinde Thutmosis ’in Dikilitaşı ’nın Constantinapolis’e (İstanbul’a) götürülmesini de belirtmiştir. II. Constantin, vasiyet üzerine taşı İskenderiye ’ye götürmek istemiş, ancak bunu kesinlikle başaramamıştır. Sonraki dönemde Julianus, dikilitaşı İskenderiye ’ye getirtmeyi başarmıştır.

constantinople

constantinople, eski istanbul

İskenderiye ’den Constantinapolis’e (İstanbul’a) götürmek için, büyük bir gemi inşaatına başlamıştır. Ancak Julianus ’ta bu işlemi başaramamıştır. Sırf bu amaç ile imal edilen güçlü devasa gemi, bilinmeyen bir neden ile esrarengiz bir şekilde parçalanmıştır. Gemi inşaatında çalışan köleler, bunun bir işaret olduğunu düşünmüşler ve gemide çalışmak istememişlerdir. Hatta bu grup sayesinde, küçük çaplı isyanlar çıkmış ve birçok köle ölmüştür. Mısırdaki inanışa göre, Thutmosis ’in Dikilitaşı Mısır firavunu III. Thutmosis ’e aittir. Onların inanışına göre, piramitler firavunları temsil eden yapıtlardır ve aynı inanışa göre, firavunlar ölümden sonraki hayatlarını da, bu piramitlerde geçirecektir. Piramitlerin yanında bulunan dikilitaşlar ise, firavunların kudretlerini ve kalplerini temsil etmektedir.

Thutmosis'in Dikilitaşı

Firavunun Dikilitaşı

Kalp olduğuna inanılan bu yapıtlar, Mısır ’ın tehlikede bulunması durumunda özel firavun elçilerinin devreye girmesi anlamına gelmektedir. Böyle bir tehlike sezildiğinde, özel firavun elçileri dikilitaşın üzerinde bulunan yazıları okuyacak ve III.Thutmosis ’in ruh ordusu serbest kalacaktır. Bu inanışa göre, Thutmosis ’in Dikilitaşı, mutlaka Mısır ’da kalması gerekmektedir. Eğer taş Mısır dışına çıkarılırsa,  taşı bulunduğu yerden alanlar, ruh ordusunun gazabına uğrayacak ve sonsuza dek lanetlenerek cezalandırılacaktır. Thutmosis dikilitaşı bahsedilen efsaneye sahip olduğu inanılan ve bulunduğu bölgede, ruh ordusunun felaketinin yaşanacağı düşünülen, değerli bir eserdir. Günümüze her ne kadar orijinal ebatları ile gelmemiş olsa da, gerçekliğini koruyan, efsanevi ve tarihi bir dokusu bulunan, ender eserlerden bir tanesidir. Bir inanışa göre, günümüzde hala taşın üstündeki şifreyi bilen firavun elçileri bulunmakta ve yaşamaktadır.

Peki bu taşın üzerinde ne yazıyor? Eminim merak edenleriniz olmuştur. Biz muhtemelen şifreyi anlayamayacağız ama hiyeroglifleri türkçeye tercüme edince şunlar ortaya çıkıyor;

sultanahmet meydanındaki dikilitaşın gizemi

Sultanahmet meydanındaki dikilitaşın sırrı

Kuzeybatı cephesi:

“18. sülaleden Yukari ve Asagi Mısır ’ın sahibi III.Tutmosis, Tanrı Amon ’a kurbanını sunduktan sonra Horus ’un yardımıyla bütün denizleri ve nehirleri hükmü altına alarak hükümdarlığının otuzuncu yılı bayramında bu sütunu daha nice zamanların getireceği bayramlar için yaptırdı ve dikti.”

Kuzey cephesi:

“Gizli ve kutsal ismin her tecellisine mazhar olan tanrı Amon ’a kurbanını büyük bir acz içinde sunduktan sonra, ondan yardımlar dilenerek güneyin dostu, dinin nuru iki tacın (Aşağı ve Yukarı Mısır) sahibi, kudretli hükümdar ülkesinin sınırlarını Mezopotamya ’ya kadar götürmeye azmetti.”

Güneydoğu cephesi:

“Güneşin doğduğu sırada sahip olduğu altın renkleri dünyaya yayan Horus ’un verdiği kuvveti, serveti, kuvvetli sevgi, saygıyı taşıyan ve Aşağı ve Yukarı Mısır ’ın tacına sahip olan ve bizzat Güneş tarafından seçilmiş olan firavun, bu eseri babası Ra için yaptırdı.”

Güney Cephesi:

“Tanrı Horus ’un lütfuna mazhar olan ve Güneş’in oğlu unvanını taşıyan Aşağı ve Yukarı Mısır ’ın hükümdarı olan firavun, kudret ve adaletle bütün ufuklara nur saçtı. Ordusunun önüne geçti. Akdeniz’de dolaştı, bütün dünyayı mağlup etti. Sınırlarını Naharin ’e kadar yaydı. Mezopotamya’ya azimle gitti, büyük savaşlar yaptı“

Bu Dikilitaşın Sırrı Bu Ünlem İşaretinde Gizli Olabilir Mi?

iii-thutmosis-in-dikilitasinın sırrı

Thutmosis’in Dikilitaşının Sırrı

Bu kırmızı yuvarlak daire içerisinde belirttiğimiz şey bir ünlem işareti. Peki ünlem işareti tarihte ilk ne zaman kullanılmaya başlanmış? 15. yüzyılda ilk defa İngilizler tarafından kullanılmış. Eee ortada bir gariplik yok mu? Arada 3.000 yıl fark varken ingilizler nasıl oluyor da ünlem işaretini biz bulduk diyebiliyorlar? Resmen Mısırlılar’dan çalmışlar ünlem işaretini. İşin daha da ilginç tarafı ise hiyeroglifleri inceledim ve araştırdım, fakat böyle bir işarete karşılık gelen herhangi bir kelime, harf, anlam yok! O halde Mısırlılar bu işareti ne için kullanmışlar!?

Bu işarette “Da Vinci ‘nin Şifresi” gibi bir şey gizli, bunu hissedebiliyorum. Belki de yüzyıllar öncesinden gelen bir yardım çağrısı, bir yakarış var burada.

Yorumları Göster

Yorum Yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YUKARI