Balkanlarda bir Türk kasabası olan Tırnova ’da geçen bu olay Osmanlı ’nın efsaneleri arasında şüphesiz en korkunç olanı! İşte Vampir Yeniçeriler!
Anlatılanlara göre; ölmüş yeniçeriler gece olunca mezarlarından çıkıp şehirde dolaşıyor ve insanları korkutuyordu. Bu yaşananlardan sonra köy halkı mezarları tespit edip, çıkardıkları cesetlerin kalplerini sökmeye ve suda haşlamaya başlamış. Bu şekilde lanetten kurtulduklarına inanıyorlardı.
Bu yaşananlar öyle bir boyut almış ki dönemin kadısı olan Ahmet Şükrü Efendi Osmanlı Devleti ’ne bu olayları anlatan bir mektup yazmış ve bu mektup dönemin resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayi’nin 6 Ekim 1833 nüshasında yayınlanmış. Mektup ise şöyle;
“Tırnova ’da vampirler hortladı.Gece olunca evlere dadanıyorlar, köylü halkı korkutuyorlar, erzakları talan edip içlerine toprak karıştırıyorlar. Zaman zaman insanların üzerlerine taş, sopa atıyorlar ama kimse bir şey göremiyor. Sorduğumuzda ise ‘üzerimize manda çöktü sandık’ diyorlar. Bu sebeplerden birçok köy sakini evlerini taşımak zorunda kaldı ve halk artık emin ki bu bir cadının işi.”
Sonrasında ise komşu kasaba İslimye ’de yaşayan ve cadı çıkartmakla ünlenmiş Nikola isimli bir Rum ’dan yardım istemekte bulmuş çareyi köylü halkı. 800 kuruş ödeme karşılığında bu vampirleri kovalaması istendi.
Nikola, yanında getirdiği üzeri resimlerle dolu olan bir tahtayla birlikte mezarlığa gitti. İnancına göre o tahtayı parmağının üzerine koyup çevirecekti, tahta hangi mezarı gösterirse o mezarda cadı yaşıyordu. Tahtanın işaret ettiği mezara gittiler.
Yeniçeri Ocağı ’na mensup Ali Alemdar ve Abdi Alemdar adında iki yeniçeriye ait olan bu mezarları açtıklarında karşılaştıkları manzara korkunçtu. Cesetler irileşmiş, kılları, parmakları ve tırnakları kat kat uzamıştı. Orada bekleyen bütün köy halkı ise bunu görmüştü.
Nikola çözümün cesetlerin karınlarına birer kazık çakılarak yakılması olduğunu söyledi. Kalplerini ise söküp kaynar suda haşladılar. Tüm bunlar sonucu köy halkı huzura kavuşmuştu ve vampirler bir daha onları rahatsız etmedi.
