“Kıyamet Günü Saati” yani ingilizce orijinal adıyla “Doomsday Clock“, bilim adamları tarafından hazırlanmış sembolik bir saat. Anlamı ise, gece yarısının kıyameti, yani insanlığın sonunu getirebilecek ya da ona eşdeğer olabilecek bir felaketin yaklaşmakta olduğunu sembolize etmesi.
Chicago’da bulunan “Bulletin of the Atomic Scientists” topluluğu tarafından kontrol edilen saat, daha önce Amerika ile Rusya arasında soğuk savaşın en fazla kızıştığı ve nükleer tehditin arttığı dönemlerde gece yarısına 2 kala şeklinde ayarlanmıştı, sonrasında ise iki süper gücün daha ılımlı bir tutum sergilemesinin ardından saat 23:43’e yani gece yarısına 17 dakika kalacak şekilde ayarlanmıştı.
Dünyanın en seçkin bilim adamlarından bazılarını bünyesinde barındıran topluluk, son yapılan açıklamalara göre bu yıl saati gece yarısına 3 dakika kala şeklinde yani 23:57’e ayarlamış durumda. Yapılan açıklamada bu durumun sebebi olarak her geçen gün ciddiyetini arttıran küresel ısınma, nükleer silahlanmanın sayısındaki artış ve başta Kuzey Kore olmak üzere birkaç ülkenin hidrojen bombası ve benzeri nükleer bomba testleri gerçekleştiriyor olması gösterilmekte.
Tabii dediğimiz gibi bu saat sembolik bir şey. Fakat sembolik olması, saatin gösterdiği tehlikelerin göz ardı edilebileceği anlamına gelmiyor. Bakalım bilim adamlarının bu endişesi ileride saatin gece yarısını gösterecek şekilde ayarlanmasına kadar gidebilecek mi..
Ama biz biliyoruz ki ülkemizin inancına göre böyle bir şey ancak şaka olabilir. Bu bilimi küçümsemek değil ki bilimi kimse küçümseyemez. Özellikle bizim ülkemiz. Çünkü bu topraklarda bilimin doğuşuna fayda sağlayan Hârizmi, Fârabi, Ali kuşçu gibi astronomi, tarih, matematik alanında ünvanı dünyaya nam salmış bilim adamlarına sahibiz. Yani toplum olarak bilim bizim için küçümsenmeyecek kadar önemli. Fakat toplumumuzun inancı ise kıyametin belirsiz olduğunu belirtmektedir.