Yeryüzü cenneti olarak bilinen ve mutlaka görülmesi gereken 33 farklı yer sizleri bekliyor..
1) Burano Adası-İtalya
Venedik’e fazla uzak olmayan bu rengarenk ada 3500 kişilik bir nüfusa sahip. Bu adayla ilgili bir rivayete göre; evlerini diğer evlerden farklı renklere boyayanlar kadınlar. Sebebi ise akşamları eve sarhoş dönen kocalarının evleri karıştırıp, yanlış kapıları çalıyor oluşu.. Sarhoşluğun verdiği etkiyle unutkanlaşan kocalarının kendi evinin rengini unutmaması için kadınlar eşlerinin teknelerini de aynı renge boyamışlar.
2) Zhangjiajie Ulusal Parkı-Çin
Tianmen, yani Cennetin Kapıları olarak adlandırılan ve yüksekliği 1000 metrenin üzerindeki bu dağlar adeta bir doğa harikası. Dağın tepesine çıkmak için iki seçeneğiniz var. Ya 11 kilometrelik binlerce merdiveni yaya olarak kat edeceksiniz ya da dünyanın en uzun teleferiğine binmeye cesaret edeceksiniz. Neredeyse 45 derecelik dik bir açıyla 1277 m yukarıya doğru tırmanan bu telefiriğe binmek biraz cesaret istiyor. Yüksekten korkanlar için aşırı gergin geçebilecek bir yolculuk bu; adrenalin patlaması ile heyecanın tavan yaptığı ve gerginlikle-korkunun zirveye oturduğu bu yolculuğu, tavsiye etsek mi, etmesek mi pek bilemedik 🙂 Ola ki cesaret edenler olursa diye söylüyoruz; dağın tepesinde Tang hanedanlığı tarafından inşa edilen antik bir tapınak bulunmakta..
3) Telč-Çekya
Güney Moravya bölgesinde bulunan küçük bir kasaba. 13.Yüzyılda kurulmuş olan bu kasaba içerisinde barındırdığı Gotik kalesi ve Barok evleriyle bir masal diyarını andırıyor.
4) Chittorgarh Kalesi-Hindistan
Gambheri nehrinin yakınlarındaki bir tepeye kurulmuş olan bu kale 700 dönümlük bir arazi üzerinde yükseliyor ve Hindistan’ın en büyük kalesi olma özelliğini taşıyor. Kalede bulunan iki görkemli kule; Zafer Kulesi ve Şöhret Kulesi mimari güzellikleriyle göz dolduruyor.
5) Colmar-Fransa
Fransa’nın kuzeydoğusundaki Alsace bölgesinde yer alan kasaba, 170 km’lik Alsace Şarap Yolu üzerinde olup, “Alsace Şarap Başkenti” olarak anılmakta. Bu bölgeye gelen turistlerin yoğun ilgisini çeken bir diğer özellikte Amerika’da bulunan Özgürlük Heykeli’ni yapan heykeltıraş Frederic Auguste Bartholdi’nin doğmuş olduğu ev.
6) Kaindy Gölü-Kazakistan
Burayı diğer yerlere göre farklı ve özel kılan nitelik; 1911’de gerçekleşen büyük bir deprem sonucu oluşan doğal bir göl var, asıl ilginç olansa bu gölün ormanın üzerinde oluşmuş olması.
7) Aescher Hotel-İsviçre
İsviçre Alpleri’nde bir dağ yamacına sıkışmış gibi görünen Aescher Hoteli şu an 170.yaşını kutluyor. Mükemmel bir manzaraya sahip olan otele ancak teleferik ve yürüyüş yoluyla ulaşılabiliyor.
8) Værøy Adası-Norveç
Værøy’un anlamı “hava ada”. Bunun nedeni çok sert hava koşullarına maruz kalıyor olması. Özellikle kışın hava sıcaklığı donma noktasının üzerinde seyrediyor. Fakat bir diğer yandan Gulf Stream deniz akıntısı nedeniyle dünyanın en yüksek sıcaklık anomalisine sahip.
9) Amsterdam-Hollanda
Amstel ırmağı kıyısında bulunan küçük bir balıkçı köyü olarak kurulmuş olup, zamanla Avrupa’nın en köklü kent yapısına ait şehirlerinden birisi haline gelmiştir. Özellikle Dam Meydanı çok ünlü. Van Gogh Müzesi, Rijksmuseum (Devlet Müzesi), Madame Tussauds Müzesi şehirde başlıca gezilmesi gereken yerler arasında ilk sıralarda yer almaktadır.
10) Lauterbrunnen-İsviçre
İsviçre’nin Bern kantonunda bulunan Lauterbrunnen köyü, Alp dağları zincirinin, dağların yüksekliğiyle karşılaştırıldığında en derin yerlerinden biri olarak bilinmekte. Her iki tarafından yükselen dik yamaçlar arasında bulunan Lauterbrunnen vadisi, kalker uçurumlardan dökülen akarsularla şekilleniyor.
11) Étretat-Fransa
Normandie bölgesinin Seine Maritime kısmında yer alan bir turizm ve tarım şehri olan Étretat,“İğne” adı verilen üç doğal kemerinin de yer aldığı kayalıklarıyla meşhurdur.
12) Derweze Çukuru-Türkmenistan
Rus bilim insanları 1971 yılında doğalgaz araması yaparken Karakum Çölü’nde kazıları sırasında bir kratere rastlıyorlar. İlk başta bu kraterin bir göktaşı çarpması sonucu oluştuğunu düşünüyorlar. Ardından yaptıkları testler sonucu kuyudan metan gazı çıktığını fark ediyorlar. Kuyudan çıkan metan gazının zehirli olmasından ötürü, çevredeki doğal yaşamı ve insanları korumak amaçlı zehirli gaz salınımına karşı önlem almak isteyen bu Rus bilim insanları, metan gazının bir iki haftada kendi kendine yanıp söneceğini düşünerek kuyuyu ateşe veriyorlar. Veriş o veriş… Bu olayın üzerinden 45 sene geçmiş olmasına rağmen hala aralıksız yanıyor. Son yıllarda turistlerin ilgisini çeken Derweze Çukuru “Cehennem Kapısı” adıyla anılıyor.
13) Dubrovnik-Hırvatistan
“Adriyatik’in İncisi” olarak bilinen Dubrovnik, ortaçağdan kalma tarihi yapılarıyla meşhur Hırvatistan şehridir. Şehri çevreleyen ortaçağ surları ve Dubrovnik Katedrali, Orlando Sütunu, Çan Kulesi, Rektör Sarayı, plaj ve botanik bahçeleriyle ünlü Lokrum Adası buradaki görülmesi gereken başlıca yerler arasında yer almakta.
14) Castlepoint-Yeni Zelanda
Wellington bölgesi, Wairarapa kıyısında Küçük bir sahil kasabası olan Castlepoint Wellington Bölgesi’nin Wairarapa kıyısında bulunuyor. Kaptan Cook tarafından Kambur balinaları görebilmenin mümkün olduğu Castlepoint, 1770 yılında Kaptan Cook tarafından isimlendirilmiş..
15) Portofino-İtalya
Portofino İtalya’nın Ligurya bölgesinde Genova iline bağlı bir belde. Rengarenk evlerin çevrelediği küçük limana sahip olan bu belde, aynı zamanda bir turizm merkezidir. İşleme mekik dantelleriyle meşhur olan bu yerleşke, bölgeye gelen turistlere adeta tablolardan fırlamış hissi veriyor.
16) Pučiśća-Hırvatistan
Yeşilliklerin arasında turuncu çatılı evleri ve Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla gezmeye doyamayacağınız Pučiśća’da denize de bayılacaksınız. Yüzmekten oldukça keyif alacağınız bu denize girip çıktıktan sonra Krka Tabiat Parkı’nı da görmeden geçmeyin deriz..
17) Najac-Fransa
Güney Fransa’nın Orta Pireneler bölgesinde bir komün. Aveyron nehrinin kıyısından başlayarak bir tepe boyunca kurulmuş kalemle çizilmiş gibi duran bir köy. Jambonuyla meşhur köyün ekonomisi bugün büyük ölçüde tarım ve turizme dayanıyor. Yaz aylarında buraya akın eden İngiliz, Kanadalı, Hollandalı ve Fransa’nın kuzeyinden yazlık sahipleri ve tatilcilerle nüfusu epey artıyor. Köy tarihi binaları ve belirgin ortaçağ mimarisiyle biliniyor. Kral Louis VIII’nin oğlu Kont Alphonse de Poitiers’ın emriyle, 1253’de köylüler tarafından inşa edilen ve şu an kısmen harap haldeki şato köyün tüm manzarasına hakim konumda.
18) Cleft Adası-Avustralya
Granitten oluşan Craft Adası aynı zamanda Kafatası Kayası olarak bilinmekte olup ulusal bir parktır. Adada 130 metre genişliğinde ve 60 metre yüksekliğinde çok büyük bir mağara bulunuyor.
19) Bled-Slovenya
Golf, at biniciliği, dağcılık ve balıkçılığın mümkün olduğu Bled’te buz devrine ait bir gölün ortasında minik bir adacık bulunmakta. Bu adacığın üzerinde çok güzel bir manzaraya sahip minik bir kilise yer alıyor. Bu kiliseye Pletna denen geleneksel bir bot ile ulaşım sağlanıyor. Buradaki merdivenler 99 basamaklı olup, geleneğe göre; yeni gelini sessiz kaldığı sürece, koca olacak kişi kiliseye kadar kucağında taşıyor. Bu arada eğer yolunuz Bled’e düşerse, buraya has vanilya ve krem pastadan yapılan “Kremsnita” isimli spesyali tatmayı sakın unutmayın.
20) Meteora-Yunanistan
Yunanistan’ın en büyük ve en önemli manastır topluluğu Meteora’da bulunmakta. Keşişler geçmiş yıllarda inzivaya çekilmek için bölgede bulunan mağaraları tercih ediyorlarmış. Meteora, şu anki turizm potansiyeline Roger Moore’un başrolünü oynadığı James Bond filmiyle ulaşmış. Her ne kadar günümüzde manastırlara ulaşmak için merdivenler inşa edilmiş olsa da, eskiden rahipler, diğer rahiplerin çektiği halat asansörler sayesinde manastırlara ulaşıyorlarmış.
21) Berlenga Adası-Portekiz
Gezginler ve turistler tarafından pek fazla bilinmeyen Berlenga Adası Lizbon’da yer alıyor. Adaya ulaşım sadece sürat tekneleri aracılığıyla Peniche Kasabası üzerinden yapılıyor. Adada kamp kurmak ve dalış yapmak mümkün. Son derece berrak denizinde yüzerken tüm deniz hayvanları ve devasa balıklar görülebiliyor.
22) Hinatuan Nehri-Filipinler
Sık bitki örtüsü içinde gizli bir cennet olarak tabir edilen Hinatuan Nehri, Mindanao’nun Caraga Bölgesinde yer alıyor. Bu nehir büyülü olarak addediliyor çünkü suyun kaynağının nereden geldiğini kimse bilmiyor. Nehrin altında su altı kaplıcası olabileceği düşünülse de, buna dair herhangi kesin bir kanıt bulunmamakta. Üstelik ilginç bir şekilde nehrin suyu tamamen tuzlu. Daha da ilginç olan şey ise; saat 12:00-16:00 arasında nehre girip yüzmek veya dalış yapmak kesin suretle yasaklanmış. Çünkü bu saat aralığında nereden geldiği bilinemeyen balıklar tarafından nehir bir anda binlerce balıkla dolmaya başlıyor. Görevliler nehire yemler atarak balıkları besliyor, saat 16:00’ya yaklaşırken bütün balıklar geldikleri gibi nehrin maviliklerinde gözden kayboluyorlarmış. Nehri araştırmak için dalış yapan profesyonel dalgıçlar maksimum 60.96 m’ye kadar dalabilmişler, ancak nehrin derinliği hala tam olarak bilinemiyormuş.
23) Cong-İrlanda
Eski taş köprüleri, ortaçağdan kalma taş manastırı ve yemyeşil çayırlarıyla adeta bir masal diyarını andıran kasabada, bir zamanlar ünlü yazar Oscar Wilde’ta yaşamış.
24) Lichtenstein Şatosu-Almanya
Lichtenstein Şatosu, sarp kayalıkların tepesine vadiyi kuş bakışı görebilecek şekilde inşa edilmiş ve masallardaki şatoları andıran bir yapı. Svabya Alpleri’nde bulunan bu şato, tarihsel kayıtlara göre; 1200’den beri burada bulunuyor.
25) Basel-İsviçre
Basel şehri, İsviçre’nin kuzeybatısında bulunuyor olup; içinden meşhur Ren Nehri geçiyor ve şehri Büyük ve Küçük Basel olmak üzere ikiye ayırıyor. Nehrin iki yakasını birbirine bağlayan toplam 5 köprü mevcut. Bu 5 köprünün tam ortasında Ren Köprüsü bulunuyor ve bu köprü 1225-1244 yılları arasında yapılmış. Kültür ve sanat açısından oldukça yüksek olan Basel ve yakın çevresinde 42 müze bulunuyor. Schaulager Müzesi, Kunstmuseum Sanat Müzesi ve Fondation Beyeler başlıca sanat mekanları arasında yer alıyor.
26) Mostar-Bosna Hersek
Müslümanların şehrin doğusunda, Hırvatların ise batısında yaşadığı bir şehir Mostar. 1992-1995 yılları arasında gerçekleşen iç savaşta yıkılan binalar ve tarihi eserler yüzünden büyük zarar gördü. Fakat Avrupa Birliğinin yapmış olduğu restorasyon çalışmaları ile aslına uygun olarak tamir edilen tüm yapılar eski görünümüne geri kavuştu. Şehre ismini veren Mostar Köprüsü turistlerin odak noktası. Yılın belli dönemlerinde yapılan festivaller bu köprünün bulunduğu kısımda düzenleniyor. Festivalin temasında ise köprüden nehre atlamak var.
27) Sorrento-İtalya
Güney İtalya’da bulunan Sorrento, Akdeniz ile dağların eteklerinin arasına kurulmuş nefis bir İtalya şehri. Çok fazla turisti ağırlayan Sorrento’ya ulaşım Napoli üzerinden oldukça hızlı ve kolay. İtalya içerisindeki günübirlik gezilerin yapıldığı bu şehir, gittiğinizde farkedeceğiniz üzere daha fazla ilgiyi hak ediyor desek yeridir.
28) Atlantik Okyanusu Yolu-Norveç
Manzaranın şahane olduğu bu 8,3 km’lik yol, sosyal medyada tıklanma rekorları kırıyor.. Yalnız mükemmel bir manzaraya sahip olmasının yanı sıra oldukça tehlikeli bir yol. Sebebi ise; çok keskin virajlara sahip olup, dağların üzerinden geçerek, aynı zamanda aşırı yoğun rüzgara maruz kalıyor oluşu. Usta olmayan sürücülere asla tavsiye edilmeyen bir yol olarak bir diğer ülkenin etkileyici şehrine geçiyoruz..
29) St. Kilda-İskoçya
Kuzey Atlantik Okyanusu’nda bulunan St.Kilda bir çok takım adadan oluşuyor. Birleşik Krallık’taki en yüksek kayalıklar ise burada bulunuyor. İki bin yıldan fazla bir süredir yerleşim bölgesi olan St. Kilda’da askeri personel, bilim insanları ve gönüllüler kalıcı olarak yaşıyorlar. 1986 yılında adaların tamamı İskoçya’ya ait 6 Dünya Mirası’ndan biri oldu. Taştan evleriyle farklı bir atmosfer sunan bu takım adalar görülmeye değer.
30) Hallstatt-Avusturya
Tarih öncesi çağlardan kalma yöntemlerle yapılan tuz üretimiyle bilinen Hallstatt, bir göl ile dağ yamacının arasına kurulmuş çok güzel bir köy. Dünya’nın en eski tuz madeni burada bulunmakla birlikte, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bir diğer yer olma özelliğini taşıyor. Öyle ki bu köyü ziyafet eden Çinliler köyü o derece beğenmiş olacaklar ki, kendi ülkelerinde hemen birebir kopyasını inşa etmişler. Eğer buraya gitmeyi düşünücek olursanız tavsiyemiz; köye Salzburg üzerinden gitmeniz yönünde olucak. Sebebine gelince harika bir manzaraya hazır olun. 🙂
31) Gruyères-İsviçre
Çikolatalı fondüyü heralde sevmeyen yoktur. Peki ya hiç fındık aromalı fondü peyniri ile yapılan peynirli fondüyü denediniz mi? Denemeyenlerin muhakkak denemesini önerdiğimiz bu lezzet, tam da Gruyères’te yapılıyor. 13.yüzyıl’dan kalma bir kalesi bulunan bu kasaba, Alp Dağları’nın eteklerine kurulmuş bir başka ortaçağ kasabası olarak gezmeye gelenlerin dönmek istemeyeceği çok huzurlu bir yer olarak göze çarpıyor.
32) Reine-Norveç
1970’li yılların sonlarına doğru Norveç’in en güzel balıkçı köyü seçilmiş olan Reine, ulaşımı oldukça zor olmasına rağmen çok fazla turist tarafından ziyarete uğruyor. Güzel manzarasından ötürü Norveç ile ilgili tanıtım broşürlerinde de sıkça yer alıyor. Reine’yi en ilginç kılan özelliği ise Kuzey Işıkları’na ve kimi zaman batmayan Güneş’e şahitlik edebiliyor oluşunuz.
33) Manarola-İtalya
Liguria bölgesinde kurulmuş olan ve UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan bu köyde, rengarenk evler var; ama asıl dikkati çeken ise hiç araba kullanılmıyor oluşu. Buraya arabanın uğramadığı, teknelerin ise eksik olmadığı köy diyorlar. Teknelerin bolluğundan anlayacağınız üzere, köyün geçim kaynağı balıkçılık.
dünyada ölmeden görülmesi gereken yerler, mutlaka görülmesi gereken yerler, Ölmeden Önce Görülmesi Gereken Yerler, ölmeden önce görülmesi gereken yerler programı, ölmeden önce gidilecek yerler, Ölmeden Görülmesi Gereken 33 Yeryüzü Cenneti
